KIRKAĞAÇ’LI ŞEHİDE KADIN EMİNE BANU HATUN (?-1785)
Sizlerle unutulmuş şehide bir Kırkağaç’lı kadının eşsiz kahramanlık öyküsünü paylaşmak istiyorum; Tarihimizin ilk çağlarından beri kadınları, çocukları, gençleri ve ihtiyarları ile her zaman ve her durumda başkalarının vazgeçtiği zor vaziyetlerde bile destanlara konu olan kahramanlıklar meydana getirmiş bir milletiz. Tarihimizin çok uzun bir dönemi ezeli düşmanımız Ruslarla, yani eskilerin deyimi ile Moskoflarla savaşla geçmiştir. Kırım Yarımadası bu savaşların en yoğun olarak geçtiği bölgemizdir. Kırım Hanlarının Osmanlı Hakanlarına bağlandıkları çağlarda ise bu mücadele kıyasıya bir var olmak veya yok olmak şeklinde sürmüştür.Zaman Birinci Abdülhamit hanın saltanatı dönemi. Birinci Abdülhamid; nasılsa, Kırkağaç taraflarından kendisine satılmış Emine adındaki cariyeyi; Kırım Hanı Giray`a hediye olarak göndermişti.
Kerim Giray, çok güzel, çok hoşa giden bu sevimli hediyeden pek fazla memnun olmuş, onu baş gözde pâyesine yükselterek kendisine de Emine Banu adını takmıştı. Banu, hatun demekti, hatun ise prenses mânasına gelirdi.
Rusya tahtında oturan İkinci Katerina, bu taçlı zalim, Kırım mirzalarının kucaklarına serptiği altınlarıyla, Tatarları birçok kısımlara ayırtmış, onları birbirlerinin düşmanı haline koymuştu.
Katerina, Kırım`ı istilâ için ordularını harekete geçirdi. Kerim Giray, civardan toplayabildiği Tatar ordularıyla mukavemete hazırlanıyordu. Karargâhını, Polonya Ukraynası yolu üzerindeki Acemka`ya kurmuştu. Karşısına gelecek ilk Rus kuvvetinin derecesini anlamak istiyordu. Buna da muvaffak olmuş, ancak bu kuvvetin 8 bin 9 bin arasında olduğunu öğrenmişti. Yanındaki Tatar kuvvetleri, düşmanı perişan etmeye kâfi idi. Ne yazık ki evdeki hesap çarşıya uymadı. Ruslar yaklaşmaya başladıkça Nogay Tatarları kabîle ve oymak meselelerini ortaya çıkardılar. Kerim Hanı maiyetindeki birkaç yüz yeniçeri ile bırakarak çekildiler. Gelecek Osmanlı imdat kuvvetini beklemeye vakit yoktu. Kerim Han bir sabah, yirmi kişilik bir maiyeti ile alelâcele geriye döndü. Emine Banuyu da beraber götürmek istedi. Fakat Emine aslâ razı olmamıştı. Acemka`yı terk edip gidenlerin önüne çıkıyor:
– Allah için, din için, peygamber için kalınız!.. Bakın ben bir kadın olduğum halde kalıyorum, siz neden korkup kaçıyorsunuz? diye bağırıyordu.
Nihayet sözünü ancak yirmi kişiye dinletebildi. Yirmi erkek sipahi bu cesur arslan kadının yanında kaldı. Sipahilerin ileri gelenlerinden birisi sordu:
– Hatun; yirmi kişi ile düşmana nasıl karşı geleceğiz, ne yapacağız?
Emine güldü:
– Düşmana barınacak bir yer bırakmamakla onu mahvedeceğiz. Acemka ve onun civarındaki 120 köy, suların donmaya, buz tutmaya başladığı bu zamanda, düşman ordusu için en mükemmel bir mezar halini alır. Bahusus muhtemel (- çok ihtimalli) bir savaş karşısında, Türk ordusunun bütün erzakı buradaki depolardadır. Biz bunları olduğu gibi Ruslara teslim edecek olursak, geriden gelmekte olan Osmanlı imdat kuvveti ne yapabilir? Yapılacak tek işimiz var: Şehri ve köyleri ateşe vermek. Daha Rus ordusunun yetişmesine beş altı gün vakit var…
Savaşlardan savaşlara koşmuş, her savaşta kahramanlıklarıyla ün salmış bu yirmi serdengeçti sipahi, hatunun sözlerini pek mâkul bulmuşlardı. Evvelâ Acemka, sonra da bütün köyler yakılıyor, erzak ambarları, cephanelikler kül oluyor, havaya uçuyordu.
Rus süvarileri burada cephane ve erzak bulacaklarını bildikleri için çok tedbirsiz gelmişlerdi. Fakat şimdi onların yerine, cephaneliklerden çıkan, tıpkı şiddetli gök gürültülerini andıran tarakalar duyuluyordu. Her ne bahasına olursa olsun, son yanmamış birkaç köyü elde etmek istediler. Gerek kendilerini, gerekse hayvanlarını barındırmak için bunlar lâzımdı. Fakat ilk hücum istedikleri köyde Emine Banu`nun ateşi ile karşılaştılar. Hatun bir taraftan savaşıyor, diğer taraftan da bu son köyleri yakıyordu. Düşmanın ateşi çok mühlik (-öldürücü), çok dehşetli idi. Fakat Emine`yi korkutmuyordu. Cesur kadın, yanında kalan birkaç kişi ile son cephanelikleri de ateşledi ve ondan sonra yanan bir kalenin üstüne çıktı. Alay ederek, kahkahalarla gülerek Ruslara beyaz mendil sallıyordu!..
Nihayet, altında yanan kale birdenbire devrildi ve Rus ordusu, karşısında yarı yanmış bir kadın cesedi buldu. Ahmaklar; şehri ve bütün köyleri yakanın, bu Türk kadını olduğunu görerek onu hayretle seyrediyorlardı
Allah tüm kadın ve erkek şehidlerimize rahmet etsin.
Kaynak : Baron De Tote anıları