TÜRÜNÜN SON ÖRNEKLERİ TAHTA KAPILARIMIZ
Kapı; insanların yüzyıllardır inşaa ettiği tüm binalarda kullanılması gerekli olan araç. Bir bina penceresiz olabilir fakat kapısız olamaz çünkü kapı olmazsa o bina bir işe yaramaz, kullanılamaz. Sabahları evden çıkarken kapılar besmeleyle açılır, kapılar kullandığımız binaları sıcaktan, soğuktan, tozdan, hırsızdan korur. İçinde yaşayan her canlıyı kötülük ve beladan saklar. Malımızın ve canımızın korunmasında en büyük destektir kapılar. Kapılar bazan sevinç ve heyecanla açılır, bazan ise üzüntü ve tasa ile kapanır. Hatta atalarımız kapılara öyle ehemniyet vermişlerdir ki kapıların kitabelerine Kur’an-ı Kerim’den ayetler nakşetmişlerdir. Bazı kapılar meydana getirilirken o kadar çok emek sarfedilmiştir ki görenler dönüp bir daha bakmışlardır. Kapıların inşa edilen binanın boyutuna göre olmasına özen gösterilmiştir. Cami Kapıları, Han kapıları, hamam kapıları, konak kapıları, dükkan kapıları ve hane kapılarında kullanılan malzeme aynı olmasına rağmen şekilleri farklılık göstermiştir.
Bir zamanlar Kırkağaç’ta her mahallede gördüğümüz tahta kapılar, ne yazık ki şimdilerde sadece parmakla sayılabilecek kadar evlerin kapısında varlığını sürdürmektedirler. Ne acıdır ki bu kapıları yapabilecek ustalarda günümüzde de tıpkı tahta kapılar gibi azalmıştır. Tahta kapıların yerini; demir, aliminyum ve plastik malzemelerin kullanıldığı kapılar almıştır. Kapı tokmaklarıyla, çanparaların üstüne ustaca yerleştirilen demir halkalarıyla, dövme çivilerin nakış gibi kullanıldığı her biri sanat eseri olan bu kapıların açılırken çıkardığı sesler ise her evde başka başkaydı. Komşu çıkardığı sesten hangi komşunun kapısının açıldığını bilirdi. Şimdinin zilleri olan kapı çıngırakları ise kapıların ayrılmazlarıydı. Büyük evlerin kapılarına kapı üstüne küçük bir kapı yapılır, bu giriş gündelik işlerde kullanılırdı.Saymakla güzelliklerini bitiremiyeceğimiz tahta kapıların Kırkağaç Merkezde bulunan ve tespit edebildiklerimi sizler için resimledim. umarım benim göremediklerimide sizler bir başka göz ile bakıp kayıt altına alır ve korursunuz.
Kapılar hepimize sevgi ve mutluluk ile açılsın
Yarısını yitirmiş bir kapı. Bu kapı zamanın acımasızlığı ve insanın hoyratça kullanması sayesinde yarım yamalakta olsa günümüze ulaşmayı başarmıştır. Bu kapının resminin altına yazı yazmamın sebebi bu kapının özel bir durumunun olmasıdır. !922 senesine kadar Osmanlı vatandaşı bir rum ailenin yaşadığı bu kapının üzerinde rumca bir ayrılık mesajı vardır. 1922 senesinde doğduğu evi terketmek zorunda kalan bu ailenin bir ferdi evin kapısını kapattıktan sonra, kapının üzerine bir ayrılık mesajı ve tarihini bizlere ulaşabilmesi için not düşmüştür. Tamamen bir tesadüf sonucu gördüğüm bu yazıyı rumca bilmediğim için anlıyamadım fakat rumların Kırkağaç’ı terkettiği 1922 senesinin kapının üzerinde yazılmış olması bu mesajın bir veda mesajı olması ihtimalini verdi bana. Kırkağaç’ı her fırsatta sevdiğini beyan eden sayın yetkililerin bu kapıyı koruma altına almaları Kırkağaç Tarihi açısından bir önem taşımaktadır. Ev sahibinin onayı alınıp bu eski(tilen) kapı yeni bir kapı ile değiştirilirse tarihimize sahip çıkmış oluruz.